Kayıtlar

Defne ağacı/Bernini/Pizan/Ovidius/Melih Cevdet Anday

Resim
Bugünkü ağacımız, Gian Lorenzo Bernini'nin "Apollo ve Daphne" isimli heykelini gördüğünüz, mitolojide önemli bir yer kaplayan defne ağacı. Defne ağacı, baharda beyaz çiçekler açan, yaprakları hep yeşil kalan ve  güzel kokusu nedeniyle bazı yemeklerde  kullanılan bir ağaçtır. Dünyanın en büyük defne yaprağı üreticisi Türkiye’dir. İlkçağ'da Apollon'a adanmış olan defneden yapılan taç Antik Roma'da zaferin simgesi olarak komutanlara ve imparatorlara takılırdı. Ayrıca Apollon'un şairlerin ve müzisyenlerin koruyucusu olması nedeniyle sanatçılara da sunulurdu. Bu nedenle Sezar ve Dante, her zaman  başlarında bir defne tacı ile resmedilmişlerdir. Defne ağacının önemi mitolojik öyküsünden gelmektedir. Öykünün geçtiği yerin Antakya'nın Harbiye ilçesi olduğu  kabul edilir. Aşağıdaki linklerde okuyabileceğiniz "Güzeller güzeli bir Nympha: Defne" ve "Anadolu kültüründe defne ağacı" başlıklı yazılarda ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz. Özellikle...

Jacques-Louis David/Marat/Behçet Necatigil

Resim
 "Marat'ın Ölümü", Jacques-Louis David tarafından 1793 yılında çizilmiştir. David tabloda, yakın dostu ve lider devrimci Jean-Paul Marat'ın banyosunda bıçaklanarak öldürülmesini  betimlemiştir. "Sokrates'in ölümü" tablosu da aynı sanatçınındır.  Behçet Necatigil, "Kitaplarda Ölmek" şiirinde ne güzel anlatır ölümü. Adı, soyadı Açılır parantez Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti Kapanır parantez O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları. Ya sayfa altında, ya da az ilerde Eserleri, ne zaman basıldığı Kısa, uzun bir liste Kitap adları Can çekişen kuşlar gibi elinizde. Parantezin içindeki çizgi Ne varsa orda Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci Ne varsa orda. O şimdi kitaplarda Bir çizgilik yerde hapis, Hala mı yaşıyor, korunamaz ki, Öldürebilirsiniz.

İlhan Berk/Behçet Necatigil/Cemal Süreya

Resim
"Sana içimi döksem beraber toplar mıyız?" diyen şair İlhan Berk aynı zamanda ressamdır.  Behçet Necatigi'lin  "Şiirimizin uç beyi" dediği şair için  "Şiir diye bir şey olmasaydı, İlhan Berk onu icat ederdi” demiş Cemal Süreya.  İlhan Berk ise "ben dostlarımı hiç satmadım. Çünkü ya beş para etmez çıktılar ya da paha biçilemez." demiştir.  RONDO Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada -Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi. Karaydım, kağıt gibiydim yaşamalarda Adım görseniz her gün o denizlerdeydi Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır’da. Ben vurdum sevilere belli değil miydi Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda. Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi Bir aşk demekti bu dünyada. Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır’da Seninle yepyeni bir göktü gidilirdi Baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda Şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda Böyle uyanırdım ya uyanmak değildi Bir aşk demekti bu dünyada.

Strazza/Bakire Meryem/Can Yücel

Resim
İtalyan heykeltraş Giovanni Strazza (1818-1875) tarafından yontulmuş bu Bakire Meryem heykelini paylaşmamın nedeni Can Yücel'in şiiri ve başına gelenlerin öyküsü.  "Hep üzülüyorum kadın doğmadım diye Kim bilir ne oyunlar oynardım erkeklere Halt etmiş yanımda Meryem ana Bilmezdim bile İsa'yı kimden peydahladığımı Haksız mı çıkardım? Yoo Sanki erkek takımı o kadar erkek Ve Allah'ına kadar o kadar hırt ki..." Can Yücel'e 1996'da yayınladığı bu  şiirdeki sözleri  nedeniyle dava açılır ve kutsal değerleri aşağılamaktan hapsi istenir. Savunmasında sadece aşağıdaki fıkrayı anlatır ve beraat eder.  "İstanbul'un eski bir semtinde, hali vakti yerinde, iyiliksever bir musevi vatandaş yaşıyormuş. Mahallede tüm yoksullara yardım ediyor, herkesin derdiyle ilgileniyormuş.  Ancak çocuğu olmuyormuş.  Karısıyla konuşup mahalleden bir kız çocuğunu evlatlık edinmişler. Ona anne baba olmuşlar, okula yazdırmışlar. Ama kız 17 yaşına geldiğinde hamile kalmış.  Üstelik ka...

Aeneas 000/Take-home message

Resim
Bilgi verici bir sunumdan sonra aklımızda kalması gerekenlere "Take-home message" deniyor. Biz de bakalım destanın anafikrine.   Bu destandan ilham alarak yapılmış tablo ve heykellerden daha yüzlercesi var. 9916 dize ve 12 kitaplık bir destan. Bu yapıtta 500 civarında özel ad geçmekte. Hepsine ayrıntı vermek bu yazıların kapasitesini  çok  aşar ama bazılarını, yazılar içinde tablolarla süslemeye  ve güncel hayatımıza yerleşmiş şekilleriyle tanıtmaya çalıştım. Toplam 25 bölüm olacak diye başladığım yazılar 35 bölüm oldu; bir  35 bölüm daha çıkarabilirdim.   Aeneas'ın babasını sırtına alarak başladığı macera, bizim de yaşamımızda taşıdığımız yükleri sembolize edebilir. Yeni bir ülke kurmak,  insanlık için çaba sarfetmekse, bunun çok kolay olmayacağı ortadadır. Karşılaşılacak güçlükler Aeneas'ın yaşadıklarından çok daha fazla olacaktır.  Hedefe varmak kadar yolda olmak da önemlidir. Böyle bir yolculuk, öncelikle insanın kendine yapacağı yolculukla ba...

Aeneas 35/ 13. Kitap/ Jacques-Louis David/ Augustus/Maffeo Vegio/Peter Candid/Celal Kırdar

Resim
Otuz dört bölüm halinde 17 hafta sonu gönderdiğim Aeneas destanı burada sona erdi. On iki kitap ve 9916 dizeden oluşan bu destanın Virgilleus'un ölümü ile yarım kaldığından, hatta ölürken destanın yayınlanmasını ve yakılmasını istediğinden bahsetmiştim.    Şairin,  on yıllık çalışması (M.Ö. 19-29) sonucunda tamamlayamadığı destan/şiir on bin dizeden fazla  olacaktı.  Vergilius  ölmek üzereyken, metnin yakılmasını istedi ama Roma İmparatorluğunu  MÖ 27'de kuran; heykelini gördüğünüz,  Ağustos (August) ayına adını veren imparator Augustus buna engel oldu.   Jacques-Louis David'in "Augustus forbidding the burning of Virgil's Aeneid" isimli çiziminde görüldüğü gibi antik Roma edebiyatının en büyük eseri kabul edilen metni yakılmaktan kurtardı. Çünkü Cumhuriyet döneminin iki büyük imparatoru Julius Sezar ve Marcus Antoniustan sonra kurduğu Roma İmparatorluğuna yeni bir kan, manevi güç, tanrılara uzanan bir soy ve milli bir ruh gerekiyordu ve hepsi...

Aeneas 34/Onikinci Kitap/Hollar/Turnus/Juturna/Janus/Blondel/Frans Wouters/Cortona/Luca Giordano/Giacomo del Po/Milani/Simon Gerard/Johann Baptist Christoph/Steve Reeves

Resim
  Wenceslaus Hollar'ın (1607–1677) "Turnus before Latinus"isimli tablosunda görüldüğü gibi onikinci  ve son kitap Turnus'un gidip Kral Latinus'u diklenmesi ile başlar. 1-17.mısralar "Görünce Tunus çöktüğünü Latinlerin, savaş yazgısının  Tersine döndüğünü, geri teptiğini verdiği sözün, Kendisine çevrildiğini tüm gözlerin düşmanca korkutmaya,  Kabardı öfkesi. Böyledir Kartaca ovalarında dolaşan  Göğsünden vurulmuş, derin yarası sızlayan bir arslan da  Titretir yelesini, saldırmak için avcıya çevirir  Güçlü boynunu, kırar temreni, kükrer, kanlar  Boşalır ağzından. Böyleydi Turnus'un kabaran  Kızışan öfkesi de. Şunları söyledi krala Derin bir kızgınlıkla, uluorta:  'Durmak yok Turnus'a, gereksiz ödlek Troyalıların  Sözlerinden dönmelerini beklemek, boş umuda kapılmak. Sen kutsal baba, düzenli antlaşmayı, düşüneyim, Ben, ya kolumun gücü ile gönderirim Asya kaçağı  Frigyalıyı Tartarus'a gözleri önünde Latinlerin,  Kurtulurum suç...