Aeneas 29/Sekizinci kitap/Latinum/Tiberinus/Claude Lorrain/Cacus/Baccio Bandinelli/Hendrick Goltzius/ Sebald Beham/Sebastiano Ricci/Clorondine
Sekizinci kitap Latium'daki savaş hazırlıklarını anlatan 1-8. mısralarla başlar:
"Açtığında Laurentum kalesinde savaş bayrağını Turnus,
Kısık, kalın boru sesleri ortalığı çınlattığında,
Atlar arabaya koşulduğunda, topuzlar kalkanları dövende
Kaynaştı yürekler, duyulan gümbürtüden, gençler toplandılar,
katılmak için savaş al atıyorum da gönüllü
Geldiler önceden, önderler, Ufens, Messapus.
Tanrıları yeren Mezentius, yardımcılar topladılar yöreden,
Boşalıyordu köyler, ovalar, tarlalar savaş var."
"Tiberinus and Aeneas" başlıklı 17.yüzyıldan kalma oyma tabloda görüldüğü gibi, Aeneas, gece ırmağın kenarında dinlenirken Tiber ırmağı tanrısı Tiberinus gelir, kaygısını giderecek şu sözleri eder ve "Mavi Tiber'im, tanrıların sevdiği kutsal akarsuyum ben" diyerek kendini tanıtır.
43-58. mısralar:
"Geniş kıyılarda, meşelerin altında bir domuz
Bulacaksın, beyaz, otuz yavru doğurmuş, uzanmış
Yerde, çevresinde yavrular, memelerini emmekte.
Orasıdır kuracağın kentin yeri, emeklerin odağı.
Geçecek aradan üç kez on yıl, kuracak Ascanius
Görkemli kenti, Alba adıyla anılan. Kesindir
Sözlerim. Dinle, şimdi, göstereceğim sana
Başarının, mutlu yaşamanın yolunu, kısaca.
Pallas soyundan gelen Arcadia halkının buraları,
Kral Evandrus'un arkadaşları, onun bayrağını taşıyan.
Bir yer seçtiler dağın üstünde, kent kurdular,
Ataları Pallas için, Pallanteus derler adına.
Onlar, Latinlerle bitmez bir savaşı sürdürenler.
Anlaş onlarla savaşlar için, birlik oluşturun.
Irmağın kıyıları boyunca gönderirim seni,
Küreklerle yardım ederim akıntıya karşı sana."
Aeneas uyanıp yola çıkma hazırlıklarına başlarken ırmağın kıyısında, daha önce kehanette anlatıldığı gibi, ormanda, yeşil otlar üzerine uzanmış bir domuz ve çevresinde kendisi gibi beyaz yavrularını görür.
Fransız ressam Claude Lorrain'in (1600-1682) "The Arrival of Aeneas at Pallanteum" isimli tablosunda görüldüğü gibi, Aeneas, Thybris yani Tiber nehrine iki gemi ile girer ve Pallanteus'a gider.
Pallanteus, günümüzdeki ismiyle Palatino Tepesi (Palatine Hill), Roma'nın yedi tepesinden biri ve Roma kentinin tarihî kalıntılar açısından en zengin bölgesidir. İngilizce saray anlamındaki "palace" sözcüğünün etimolojik kökenini oluşturur. (Bakınız Vikipedi).
115-125. mısralarda Pallanteus'a varışı anlatılır:
Onu savaş açan
Evandrus'la görüşmek isteriz, gidin, söyleyin ona,
Yardım istemeye geldi seçkin Dardanos önderleri.'
Şaştı bu Yüce günü duyunca Pallas, Haykırdı:' Kim olursan ol, gel görüşmeye
Babamla, saygın bir konuk gibi gir kentimize.'
Uzatmış Aeneas elini, kucaklamış onu sevgiyle,
Yürüdüler ırmaktan ayrılıp ormanın eteğinde.
İtalyan ressam Pietro da Cortona'nın
"Aeneas with King Evander and Pallas" isimli tablosunda görüldüğü gibi Evandrus'tan yardım ister. Evandrus, Aeneas'ın soyunu tanıdığını, sevip saydığını söyleyerek yardımı kabul eder.
Klasik Roma mitolojisinde Truva Savaşı'ndan 60 yıl önce Arcadia'dan gelerek Roma'ya yerleşen ve Pallantion adındaki bu şehri kuran Evandrus'un Yunan Panteonunu, kanunlarını ve alfabesini buraya taşıdığı kabul edilir. İsmi Yunanca "iyi adam" anlamına gelir. Günümüzde Evander ismi bir çok dilde sıkça kullanılmaktadır. Başka dillerdeki "İomhar" ve "İvor" isimlerinin de kökenlidir.
Hep beraber şölen sofrasına katılırlar. Yemek yenildikten sonra, Evandrus her yıl yapılan şölenin nedenini anlatır. Floransa'da, Piazza della Signoria'da bulunan Baccio Bandinelli'nin meşhur "Herkül ve Cacus" heykeline esin veren efsanedir anlattığı.
Çaldığı sürüyü mağarasına ters yürüterek sokan Cacus'un yaptığı hırsızlığı böyle gizlemesi hakkındaki uzun mitolojik öyküyü meraklıları Wikipedi'nin "Cacus" başlıklı bölümünden okuyabilir.
https://tr.m.wikipedia.org/
Herkül ve Cacus'u konu alan 4 resmi tarih sırasına göre paylaşıyorum:
1- Sebald Beham'ın 1545'de yaptığı ağaç baskı "Hercules killing the fire-breathing Cacus" isiml tablo,
2- Hendrik Goltzius'un 1588'de yaptığı
"Hercules Killing Cacus" isimli ağaç baskı tablo,
3- Yine Hendrik Goltzius'un 1613'de yaptığı "Hercules and Cacus" isimli yağlıboya tablo ve
4-Sebastiano Ricci'nin 1706 yılında yaptığı "Hercules and Cacus" isimli yağlıboya tablo.
Cacus Yunanca'da "Kötü" anlamına gelmektedir. İspanyolca'da Caco olarak ve hırsız anlamında kullanılır.
Cacus Dante'nin İlahi Komedyasının Cehennem bölümünde ve Cervantes'in Don Kişot'unda da kendine yer bulmuştur.
Cacus’un sürüyü mağarasına ters yürüterek sokması nedeniyle diyalektik düşünceden habersiz köylülere yakalanmaması öyküsünü Karl Marx, kapitalizmin yaptığı hırsızlığı nasıl yutturduğunun metaforu olarak sıkça kullanır. Karl Marx Kapital'de Martin Luther'den şu alıntıyı yapar ( Çeviren: Fuat Ercan).
“Cacus mağarasına çekip götürdüğü öküzleri, halkın gözünden gizlemek için kendisini donatır ve dindar görünür. Ama Herkül, öküzlerin böğürmelerini ve tutsak ettiği insanların feryatlarını duyacak, Cacus’ü uçurumlar ve kayalar arasında arayıp bulacak ve öküzleri bu hain ve cani kimsenin elinden kurtaracaktır. Cacus, dindar tefeci, çalan, soyan ve her şeyi yiyen habis ve cani demektir. Ve bütün bu yaptıklarının bilinmesini istemez, kimse onu bulamayacak sanır, çünkü mağaraya sürüklediği ayak izlerini, sanki mağaradan dışarıya bırakmışlar gibi düzenler. Tefeci de dünyayı böyle aldatır, sanki yararlıymış, herkese öküz dağıtıyormuş gibi davranır, oysa hepsini parçalar ve tek başına yer bitirir. ... Ve biz, eşkıyaların, katillerin, hırsızların nasıl işkenceyle kemiklerini kırıyor, kafalarını kesiyorsak, bütün tefecilerin de, kemiklerini daha beter kırmalı, öldürmeli, peşlerini bırakmamalı, lanetlemeli ve kafalarını kopartmalıyız.”
Bizim de içinden geçtiğimiz bu zor günlerde yapılan hırsızlıkları bütün göz boyamalara karşın ortaya çıkaracak bir Herkül'e acilen ihtiyacımız var.
Enstrumental folk müzik yapan İngiliz Clorinde grubunun "Hercules and Cacus" isimli eserini sunuyorum.
https://youtu.be/wxZICUYz8Tg
Yorumlar
Yorum Gönder