Aeneas33/Onbirinci Kitap/ Pallasın ölümü/Sablet/Millais/Hollar/Camilla/Francesco de Mura/Giacomo del Po
İsviçreli ressam, Jacques Henri Sablet'in (1749–1803) "Pallas'ın Ölümü" tablosunda görüldüğü gibi, Onbirinci kitap Pallas'ın ölümüyle yıkılan Aeneas'ın ona düzenlediği cenaze töreninin hazırlıklarını anlatan 1-11.mısralar ile başlar.
"Bu ara, yükseldi denizden, uyanan Aurora, Üzgün Aeneas buyururken gömme törenini arkadaşlarına.
Yıkılmış ölümüyle Pallas'ın, daralmış yüreyi bezgin
Adak sunuyordu gündoğarken utkuyla tanrılara.
Yapraksız, büyük bir meşe dikmiş üstüne tümseğin.
Donattı Mezentius'tan soyduğu parlak pusatlarla
Sana sunuyor büyük utku gereçlerini yüce savaş
Tanrısı, sana. Bağladı kan damlayan tolgasını,
Kırık kargılarını oniki yerinden delinmiş zırrını,
Soluna tunç kalkanı, boynuna da astı süslü
Fildişi saplı kılıcını, dengi dengine"
John Everett Millais'ın "Aeneas Shown the Body of Pallas" isimli çizimindeki gibi,
Pallas'ın cenazesi hazırlanıp evine gönderilirken çok üzgün olan Aeneas arkasından bakarak şöyle der:
95-99. mısralar:
"Durdu Aeneas, inledi derinden, şunları söyledi:
'Daha nice gözyaşı döktürecek bize savaşın
Korkunç yazgısı, çağırıyor bizi. Kal sağlıcakla
Sonsuza dek ey büyük Pallas, kal sağlıcakla.'
Döndü yüksek surlara, yürüdü konuşmadan orduya."
Oniki günlük barış ilan edilir, iki taraf da ölülerini toplar ve cenaze törenleri düzenlenir, cesetler yakılır. 203-212. mısralarda anlatılan manzara iç burkucudur.
"Onlardan az değildi mutsuz Latinlerin karşıda
Kurdukları ölü yakma ocakları. Gömmüşler kimini,
Kimini de götürmüşler kırlara komşu Latinus kentlerine.
Ötekiler, kocaman yığın, karışık, atılmış ölüler,
Yalımlar içinde, ne sayı belli ne kimlik. Yayılmış geniş ovaya birbirleriyle yarışırca yalımların
Aydınlığı, kırlarda parlayan ocaklar. Kovmuş yoğun
Geceyi gökten, üçüncü günü barışın, karıştırıyor
Halk üzüntüyle, arıyor dağılmış kemikleri, Gömüyorlar daha sıcaklığı gitmemiş toprağa."
Evandrus oğlu Pallas'ın ölüsünü görünce intikam yemini eder ve Turnus'u canını ister.
Wenceslas Hollar (1607-1677) tarafından yapılan "Latinus konseyde" resmindeki gibi Kral Latinus, bütün önderleri kaleye toplayarak barış yapılmasını ister. Kimisi onaylar barış teklifini, kimisi savaşmaktan yanadır.. Savaşın nedeninin Turnus olduğu, onun yüzünden bu kadar acının çekildiğini söylenir. Turnus savaştan vazgeçmez, barışı kabul etmez. Latinler aralarında tartışırlarken Aeneas ordusunu toplar ve harekete geçer. Turnus da biran önce savaş hazırlığına başlar.
Francesco de Mura'nın 1765 yılında yaptığı "Agreement between Camilla and Turnus" tablosunda görüldüğü ve 498-506. mısralarda anlatıldığı gibi, Camilla, Aeneas'ın önüne tek başına çıkabileceğini, Turnus'un kendisini beklemesini söyler. Duyduklarına çok sevinen Turnus kızı saygıyla över.
"İlkin Camila koşar yardımına, Volksların komutanı
Saygıyla karşılar onu kraliçe, inet atından Kapıda, tüm savaşçılar da atlarından iner Basar yere, kraliçenin ardınca. Dedi ki Camilla:
'Ey Turnus, yiğitlik güven sağlar, mutluluk getirirse
Çıkarım Aeneas ordusunun önüne, yalnız başıma,
Yürürüm üstüne Tyrrhen atlılarının, savaşa, korkusuz.
Bırak ben atılayım ilkin savaşa, vuruşmaya
Sen bekle düşmanı yayalarla, koru surlarımızı.' "
Bu arada gökte oturan Diana ( Artemis), arkadaşı Latonia'ya Camilla'yı gösterir. (Bu arada Prens Charles'in ilk karısının adının Diana, ikincisi Camilla olduğunu hatırlatırım) Aeneas 28'in sonunda uzunca bahsettiğim Camilla'nın nasıl doğduğunu, hangi soydan geldiğini, resimde görüldüğü gibi, babasının kargıya bağlayıp nasıl nehrin karşı tarafına fırlattığından başlayıp neler yaşadığını 539-555. mısralarda anlatır.
"Kovulmuş, eski Privernum ilinden bencil Metabus,
Kaçarken vuruşarak savaş içinden almış küçük
Kızını da Camilla demiş adına, anası Casmilla
Anısına. Çıkıyordu kucağında tuttuğu kızıyla yüksek
Doruklarına ıssız yaylımların, engelliyordu gidişini hep
Sağından solundan atılan kargılar, dolaşıyordu
Çevresinde uçar gibi Volks savaşçıları da. Kaçarken kesmiş yolunu köpüren Amasenus suyu,
Bulutlardan dökülen yağmurlarla kabaran, kıyılara taşan.
Yüzerek geçecek ırmağı, üstün gelmiş babalık
Duygusu, bırakamadı kızını, düşündü çıkar yolu,
Bağladı esnek ağaç kabuklarıyla yarı yanmış
Meşeden bir kargıya ortasından sımsıkı, tuttu
Fırlatmak için güçlü eliyle, su yüzeyinden Aşırıp karşıya, kaldırdı göklere yüzünü, başladı
Yakarmaya tanrılara,salınırken elinde kargı."
İtalyan ressam Giacomo del Po'nun (1652-1726) "Camillia at War from Virgil's Aeneid" isimli tablosundaki gibi yanındaki savaşçı kızlarla birlikte savaşa dalar.
647-658. mısralarda bu anlatılır.
"Savaşanlar ortasında bir Amazon gibi Camilla
Okluk omuzunda, sağ göğsü çıplak savaşa giren,
Uzun kargısını fırlatan, yorulmayan sağ elinde
İki ağızlı baltasını sımsıkı tutan, saldıran. Diana'nın altın yayını, okların omuzunda taşıyan,
Dönüp arkasını kaçarken, güçlü yayıyla Ardınca koşanlara kanatlı oklar atan. Çevresinde seçkin arkadaşları Larina, Tulla, bir de
Tunç baltalı Tarpeia gibi İtalyalı kızlar Hepsi Camilla'nın seçtiği özel koruyucular, Savaşta, barışta kendine yürekten bağlı yandaşlar."
Önüne çıkanı öldüren Camilla epeyce can alır ancak sonunda Aruns'un oyununa gelir ve 789-804. mısralarda anlatıldığı gibi onun attığı kargı ile ölür.
"Uzayda tınlayınca fırlatılan kargı, çevirdi Gözlerini Volkslar kraliçeye, hep onunla İlgilendiler, o, ne uzaya baktı, ne de
Uçarak gelen kargının sesini duydu. Saplanınca çıplak memesinin altına fırlatılan kargı,
Gömülünce etine, emince kanını ayıldı kız. Koştular kaldırmaya yıkıldığı yerden kraliçeyi kızlar."
"Le mort de Camille" resmindeki gibi Camilla saplanan kargıyı çıkarmayı denese de başarılı olamaz. Son nefesini verir.
816-819. mısralar
"Çekti ölürken oku, çıkmadı kaburga kemiklerine
Saplanan sivri, kıvrık temren derin yaradan.
Akar, tükenir kanı, dolunur ölüm soğukluğuyla
Gözleri. Uçtu güzel benzinin tatlı pembeliği."
Diana'nın bekçisi Opis, Camilla'nın ölümüne çok üzülür. O da Aruns'u göğsünden vurup öldürerek intikamını alır.
İki ordu ovada karşılaşır. Aeneas ve Turnus uzaktan görürler birbirlerini. İki ordu karanlık çökene kadar savaşır. Sonra ara verirler. Bu karşılaşmayı anlatan 904-915. mısralarla onbirinci kitap sona erer.
"Saygın Aeneas ulaşır açılan geçide, tepeye,
Çıkar karanlık ormandan açığa
Yürüyor ikisi de kalelere, hızla, tüm birliklerle,
Pek uzak değillerdi birbirlerine, kısalmıştı
yol.
Görmüş uzaktan Aeneas toz duman içinde Ovada Laurentium birliklerini, tanımış Turnus da
Korkunç Aeneas'ı pusatlar içinde, duymuş gelen
Ordunun ayak seslerini, atlarının soluklarını, kişnemeleri.
Başlardı vuruşma, birlikler arasında, yazgıyı deneme,
Daldırmasa yorgun atlarını gül rengi Phoebus İberya
Sularına, günün ardında geri getirmeseydi geceyi,
Yerleştiler kentin önünde sığınaklara, çekildiler hisarlara."
Aeneas destanının hızlı ve hoş bir çizgi özetini seyretmek isteyenler için aşağıdaki linki ekledim.
https://youtu.be/QRruBVFXjnY
Yorumlar
Yorum Gönder