Aeneas 25/Altıncı kitap/Cerberos/Pavel Wagner/Hollar/Swanenburg/ Heseidos/Hydra/Moreau/The Vision Bleak
Sibylla ve Aeneas, Charon'u ikna edip kayığa binerler ve karşıya geçerler. Orada kendilerini Cerebros beklemektedir.
Cerebros, klasik mitolojide, cehennemde nöbet tutan üç başlı, yılan kuyruklu korkunç bir köpektir.
Dante de "İlahi Komedya"nın Cehennem bölümünde yer vermişti Cerebros'a.
William Blake de "Cerebrus" isimli ilustrasyonunda bu canavarı resmetmişti.
415-425. mısralarda Cerebros'u nasıl atlattıkları anlatılır.
"İletir bilici kadınla Aeneas'ı sağlıkla kıyıya,
Karşıya, bırakır bozarmış kamışlar arasında karaya.
Doldurur üç yutaklı Cerberos korkunç havlayışlarla
Ortalığı, ırmağın karşısında yattığı mağara,
Görünce bilici kadın boynunda yılanların oynadığı
Köpeği, balla tohum karışımı bir uyuşturucu
Atar ona, birden açar üç yutağını açlıkla,
Kudurgan, yutar, gevşer, yayılır, doldurur mağarayı
İri gövdesi, uzanınca yere boylu boyunca.
Koşar Aeneas, uykuya dalınca bekçi, uzaklaşır
Dönüşü olmayan suyun kıyısından hızla. "
Çek heykeltraş, Antonín Pavel Wagner'in (1834-1895) Herkül'ün Cerebros'u öldürmesini temsil eden "Heracles and Cerberus" isimli heykelini görüyorsunuz. Hatırlarsanız Dante'nin, Cehennem Kanto VI, 1-33. mısralarında anlattığı Cerebros'u oburluk günahının metaforu olarak değerlendirmiştik.
Wenceslas Hollar 'ın (1607–1677), "Aeneas and Dido in the underworld" isimli ilüstrasyonunda görüldüğü gibi Aeneas, Dido ile karşılaşır.
450-463.mısralarda bu karşılaşma anlatılır:
"Bunların arasında, yarasından kan damlayan Dido,
Fenikeli, dolaşıyordu, büyük ormanda, yaklaşınca Troyalı
Yiğit tanıdı, karanlık bulutlar ortasında görülen,
Öyle sanılan, sönük bir ay gibi, daha Yeni doğan. Tutamadı kendini tanınınca Boşandı gözyaşları, dedi ki, sevecen, tatlı dille:
'Mutsuz Dido, doğruymuş demek duyduğum, kıymışsın
Canına kendi elinle, son vermişsin kılıçla yaşamına.
Yazık, benim yüzümden ölümü, andolsun yıldızlara,
Gökteki tanrılara, bu derinlerde tüm kutsallara
Gönülsüz ayrıldım senin kıyılarından ey kraliçe,
Uydum buyruğuna tanrıların, içinde gezdiğim karanlıklar
Korkunç çalılıklar, derin geceler, onlar yüzünden.
İnanmadım ayrılışımla böyle derinden sarılıp üzülesin.
Dur olduğun yerde, boşuna çalışma gizlemeye
Gözlerimizden kendini, sakınma, saklanma daha,
Ne kaçarsın? Konuşalım son kez, yazgımız uygun.'"
Onsekizinci yüzyıldan kalma bir ilüstrasyonda görüldüğü gibi, Dido cevap vermez, gözlerini yere diker; sonra birden yerinden kalkıp ilk kocası Sichaeus'un yanına gider. Aeneas, arkasından ağlayarak bakakalır.
Hollandalı ressam, Jacob Isaacszoon van Swanenburg'un (1571-1638) "Aeneas taken by the Sibyl to the Underworld" isimli tablosunda görüldüğü gibi Aeneas ve Sibylla yürümeye devam eder. Savaşçıların toplandıkları yere gelirler. Aeneas onlarla sohbet ederken zaman geçer ve Sibylla 535-543. mısralarda uyarır:
"Sürerken bu söyleşi, bitirmişti yolun yarısını
Gül rengi arabasıyla gökyüzünde Aurora.
Biterdi, geçerdi bütün gece bu söyleşiyle,
Uyarmış onları Aeneas'ın yoldaşı Sibylla:
'Basıyor karanlık, Aeneas, ağlamakla geçiyor günümüz,
İkiye ayrılır burada yol, sağdan gidilir Büyük konağına Pluton'un, surlarla çevrilene, bizim
Yolumuz varır Elysium' a. Soldan da korkunç azgın
Tartarus'a, suçlular, acımasızlar kötüler yurduna.' "
Aeneas'la Sibylla, Tartanus'un başladığı yerdeki ateşten Phlegethon ırmağına varırlar. Üç kat duvarla çevrili bir kale, büyük bir kapı, dayanıklı taşlardan direkler, göğü yükselen demir bir kule görürler. Korkunç sesleri duyan Aeneas
"Hangi acımasız bunları yapan? Hangi suçun karşılığı, ortalığı dolduran çığlıklar" diye sorar. Sybilla, bütün suçluların orada sorgulandığını ve işkence gördüğünü anlatır.
İlüstrasyonda görüldüğü gibi, Tartarus'un kapısında bir bekçi kadın oturmaktadır. Elli ağzı vardır, adı Hydria'dır.
573-581. mısralarda Sybilla, Hydra ve Tartarus'tan bahseder:
"Açıldı gıcırdayan rezeler üzerinde, korkunç sesler
Çıkaran kutsal kapılar, görür müsün bekçi kadını,
Girişte oturanı, kimin eşiği beklediğini, kılığını?
İçeride, birden açmış elli ağzını Hydra, Korkunç, oturmakta. Daha derindedir Tartarus,
Gidilir oradan koyu karanlık, ürkünç ülkeye
İki kat genişliği, büyüklüğü yerden göğe.
Buradadır yeryüzünün eski halkı, titan çocukları
Yıldırımla çarpılan, toprağın derinliklerine yuvarlanan."
Fransız ressam Gustave Moreau'nun (1826–1898) "Hercules and the Lernaean Hydra" isimli 1876 tarihli resminde görülen Hydra çok başlı bir canavardır ve nefesinin bir insanı öldürecek kadar zehirli olduğu anlatılır.
Tartaros yer altındaki Ölüler ülkesinin en derin yeridir. Tartoros'un en iyi tanımlandığı yapıt Heseidos'un (Mö 8.yy) Theogonia'sıdır. Tartaros bu eserin 736-745.mısralarında
ayrıntılı bir şekilde betimlenmektedir.
"Tartaros
Orada durur yan yana kaynaklar,
Bütün varlıkların son uçları
Kara toprağın ve sisli Tartoros'un Ekinsiz denizin ve yıldızlı gökün
Tanrıları ürküten pis, küflü köşeleri, Öylesine derindir ki bu yerler
Bin yılda varılamaz dibine
Kapılarından girdikten sonra,
Bora üstüne bora savurur insanı
Bir o yana, bir bu yana, korkunç bir hızla,
Ölümsüz tanrıları bile korkutan bir hızla, Ve işte orada yükselir konağı kara Gece'nin
Kasvetli, korkunç bulutlar içinde."
Sibylla Tartanus'takilerin başından geçenleri anlatırken yollarına devam ederler.
628- 634. mısralarla Cehennem biter, Cennetin kapılarına varırlar.
"Bunları dedi, sonra sürdürdü Phoebus bilicisi
Yaşlı kadın sözlerini: 'Yürü yolunda, bitir Görevini, durmayalım, görüyorum demir duvarlarını
Cyclopların, karşımızda kemerli kapıları, sungurları
Bırakmamız uygun görülen yerleri.' Bunları söyledi, sonra birlikte yürüdüler durmadan,
Karanlık yolun ortasından vardılar hızla kapılara."
Alman gotic metalci (horror metal) "The Vision Bleak" grubundan "How deep lies Tartaros?" parçası metalcilere gelsin.
https://youtu.be/uSCLWSGvz64
Yorumlar
Yorum Gönder