Koronanın yıldönümünde Şarlatanlar ve Sözdebilim
Aniden ortaya çıkıp, dünyayı kasıp kavuran, bilimin ve bilim adamlarının çaresiz kaldığı bu pandemi dönemi nasıl da uygun bir ortam hazırladı sözdebilimci şarlatanlara.
Türk Dil Kurumu, şarlatan kelimesini,
"Kendi bilgisi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse" veya "Bilir geçinen kimse" olarak açıklıyor.
Hazır kimse bilmiyorken, hazır yeterli bilimsel çalışma yapılmamışken daha kolay olur; yarım yamalak bilgilerimi satar! daha kolay kandırırım insanları diyen şarlatanlar doldurdu piyasayı. Bilimin yetersiz, tıbbın çaresiz kaldığı boşluğu dolduran üfürükçüler gibi..
Koronalı hayatımızda 1 yılı geride bıraktık. Bu süreçte bilim insanları çok uğraştılar, çok emek verdiler, tedavi ve aşılama belli noktalara ulaştı. Sözdebilimci şarlatanların çoğu pılıyı pırtıyı toplayıp ortadan kaybolmuşken bu sefer de, diline "Big Pharma" lafını dolayan aşı karşıtları pırtladı yeniden.
Kendi fikrini destekleyen ne idüğü belirsiz, kıymeti kendinden menkul kişilerin peşinden koşarken karşısındaki dağ gibi, binlerce bilim adamı ve binlerce çalışmaya türlü çeşitli kılıf uydurmanın adıdır şarlatanlık.
İki yıl önce Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası’nca düzenlenen basın toplantısında :
“Modern tıbba saldırmanın dayanılmaz hafifliği” ile sanatlarını icra eden bu şarlatanlar çağlar boyunca olduğu gibi bugün de sadece hekimlere ve hekimliğe zarar vermekle kalmamakta; kişisel çıkarları için insanların modern tıbba güvenini zedeleyerek ve onları bazen ölümle sonuçlanacak kadar yanlış yönlendirerek aslında ve esasen toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar" demişlerdi.
Resimde görülen "Tıbbın şarlatanlarının "10 özelliğinden birincisi çok çarpıcı: "Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıp eğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler."
Sözde bilim, "bilimin gerektirdiği standartları taşımadığı ve bilimsel araştırmalarla desteklenmediği halde bilim kılıfı altında bize sunulan bilgi ve pratiklerdir"
Gel gör ki bilimin ne olduğunu bilmeyenler sözde olanını, sahte olanını nasıl ayırsınlar.
Bilimin, diğer tüm disiplinlerden en farklı karakteristiği, savunmalarını somut kanıtlarla sunmasıdır ve yanlışlanabilmesidir. Bağnazlık değildir, batıl inanç hiç değildir.
Hüseyin Batuhan'ın (1921-2003) "Bilim ve Şarlatanlık" kitabının arka kapak yazısı şöyle:
Bu kitap, insanları inanma konusunda daha bir titiz, güç beğenir kılmayı, onlarda bir tür "inanma sorumluluğu" bilinci uyandırmayı amaçlıyor. Eric von Daniken gibi en inanılmaz fikirleri üreten sahtekarları, "zakkumcu doktor" Özel gibi en işe yaramaz teknolojileri geliştiren şarlatanları besleyen aptallığın "anatomisine" girişiyor. Ve, rasyonel düşünmenin olmazsa olmaz koşulu "bilimsel şüphe" ile bir türlü tanışamayan toplumumuzda, başta felsefe öğretmenleri olmak üzere bütün öğretmenlere sesleniyor..."
Bize, yaşasaydı da şu korona döneminin şarlatanlarını görse kimbilir neler yazardı demek kalıyor!
Yorumlar
Yorum Gönder