Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Avni Arbaş/Nazım Hikmet/Fazıl Say/ Güvenç Dağüstün/Öykü

Resim
  Nazım Hikmet 'in "Bu atlar Avni’nin atları Kuvayi Milliye atları Kara yamçı altında ak sağrı dolgun Titrer burun kanatları Bu atlar Avni’nin atları"  diyerek şiirini yazdığı,Türk resim sanatında at tasviri denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan  Avni Arbaş'ın Atlı Atatürk" tablolarına , yine Nazım Hikmet' in "Davet" şiiri eşlik ediyor.  Fazıl Say'ın "Nazım Hikmet" Oratoryosunda yer alan bu şiiri Güvenç Dağüstün seslendirmiş, linkini ekledim.  Bonus: Torun Öykü'nün dilinden "Davet" şiiri.  Davet Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... https://youtu.be/m12HaDD6bbU

Bedri Baykam/Faruk Nafiz Çamlıbel/Alaeddin Yavaşça

Resim
Bedri Baykam resime başladığında hocalarından biri "16 ya da 18 yaşında olsaydı ona "dahi" derdim. Ama henüz 6  yaşında. Ne diyebilirim?" demiş. Bu dahi+plus ressamın,  "Atlardan ikonlara" serisinden "Kızılderili atları" isimli tablosunu sizinle paylaşırken, Nazım'dan çok önce, 1919 yılında yazdığı "At" şiirinde Anadolu'yu şaha kalkacak bir ata benzetir,  Faruk Nafiz Çamlıbel. Bin gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor Son macerayı dinlememiş varsa anlatın; Ram etmek isteyenler o mağrur, asil atın Beyhudedir, her uzvuna bir halka bulsa da; Boştur, köpüklü ağzına gemler vurulsa da... Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri! Son şanlı mâcerâsını tarihe anlatın: Zincir içinde bağlı duran kahraman atın Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor Asrın baş eğdi sandığı at şâha kalkıyor! "10.yıl marşı" nı Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yaza...

Abdülmecid efendi/Yavuz Sultan Selim/Hayati İnanç

Resim
  Osmanlı imparatorluğunun ilk halifesinin iki  şiirine, son halifesinin iki  tablosu eşlik ediyor.   Selimi mahlasıyla şiirler yazan Yavuz Sultan Selim ile "Sarayda Beethoven" ve "1. Selim" isimli tabloları ile Abdülmecid efendi.  Felsefeci-yazar Sadettin Elibol “Günümüzde minyatüre bile hor bakan ve hat fetişizminden bir türlü kurtulamayan dogmatik zihinler, Türk resim sanatının geç Osmanlı döneminde doğmaya başladığını, o zeminde geliştiğini bilmezler mi?” diyor. Bu tablo son halife Abdülmecid Efendi’nin ne kadar iyi bir ressam ve ne kadar entelektüel olduğunu ve bu zeminin oluşmasında rol aldığının ispatıdır, özgür zihinler için.  Abdülmecid Efendi'nin yaptığı tablosunu gördüğünüz, Osmanlının ilk halifesi Yavuz Sultan Selim ise, yazım şekliyle, dünyada belkide ilk olan muhteşem bir dörtlüğün şairidir.  Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur Y...

Abdülmecid efendi/Şiirin 7 sultanı/Farih Sultan Mehmet

Resim
  Dün Muhibbi mahlasını kullanan Kanuni'den bahsetmişken  Osmanlı hanedanında tam yedi çok iyi şair- padişah olduğunu unutmayalım. Bunlar : 1. İkinci Murad Han (Murâdî) 2. Fatih Sultan Mehmed Han (Avnî) 3. İkinci Bayezid Han (Adlî) 4. Yavuz Sultan Selim Han (Selîmî) 5. Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbî) 6. Sultan İkinci Selim Han (Selîmî) 7. Sultan Üçüncü Mehmed Han (Adlî) dır.  Bu yedi şair padişaha karşılık Abdülmecid efendi ya da 2. Abdülmecid, Osmanlı hanedanının tek ressamıdır.  Abdülmecid Efendi’nin şehzade iken yaptığı,  "Avluda kadınlar" tablosu ile yazımı sonlandırırken Avni mahlasıyla yazan Fatih Sultan Mehmet'in kime yazıldığını araştırırsanız bulacağınız gizemli bir gazelini buraya bırakıyorum.  Yazının sonuna  da  "Avludaki kadınlar Abdulmecid Efendinindir"  ve "Şiirin 7 sultanı" isimli iki güzel  yazının linkini meraklıları  için ekledim.  Bağlamaz Firdevs'e gönlini Kalata'yı gören Servi anmaz anda ol serv-i dil-ara...

Veronese/Cana'da düğün/Muhibbi/Kanuni/şarap şiirleri

Resim
  Dün bahsettiğim Veronese'nin "Cana'da düğün" tablosuyla ilgili yazıyı okuduysanız, o sofrada Kanuni Sultan Süleyman'ın da oturduğunu görmüşsünüzdür. O çağda orada ne işi var derseniz, sanatçının hayal gücüdür derim. Ama şarap içilen ortamda ne işi var derseniz orada dururum. Çünkü Kanuni, Muhibbi mahlasıyla yazdığı  divanınındaki  2799 gazeliyle, Klasik Türk edebiyatının en çok gazel söyleyen şairlerinden biridir.  Muhibbi de bu gazellerinde, aynı dönemde yaşayan Baki ve Fuzuli gibi,  şarabın insanda yarattığı güzel etkilerden  bahsederek şarabın neden kötülüklerin anası olduğunu anlamadığını söylemektedir: "Habâ‘isden ider mi dilleri pâk Neden dirler aña ümm-ül-habâ‘is"  (Şarap kötülüklerden gönülleri temizler. Neden şaraba 'kötülüklerin  anası' derler?)  Muhteşem Süleyman=Muhteşem Muhibbi'nin halka içkiyi yasaklarken, şaraba övgü düzdüğü gazellerinden bir kaç örnek vererek yazımızı bitirelim.  "Gidelden deyr-i gam içre bu gönlüm erga...

İbrahim Balaban/Nazım Hikmet/Genco Erkal

Resim
  "Sanat yaşantının izdüşümüdür" diyen "köylü ressam" İbrahim Balaban'ın "Kurtuluş Savaşı" isimli tablosu ile   30 Ağustos sabahından hepinize  günaydın.  Bazılarının korkusu, bizim kutsalımız olan bu anlamlı günü, Nuri Kurtcebe' nin çizgi romanı ve  Alexander Briger'in "Keyboard suite in D minör" eşliğinde Genco Erkal'ın  seslendirdiği Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı ile selamlıyorum.  https://youtu.be/1qAaHU5Hp68 Bence, Nazım Hikmet'in "Kuvayı Milliye" destanı "Nutuk" ile beraber her evde bulunması gereken bir kitap.  Ancak  Kurtuluş savaşını en iyi anlatan eserlerden biri olarak Hasan İzzettin Dinamo'nun 5 ciltlik "Kutsal İsyan" isimli serisini de  es geçmemek gerekir.  Yazının sonuna "Sekizinci Bap" tan az bilinen  iki bölümü buraya ekledim.  ...  Saat beşe on var. Kırk dakka sonra şafak                     ...

Kariye müzesi/Veronese/Hz. İsa/Şarap/Can Yücel

Resim
  Geçen yıl gezerken büyülendiğim Kariye müzesi de camiye çevrildi iki gün önce.   Oradaki muhteşem mozaiklerden biri de "şarabın çoğaltılması" isimli mozaiktir. Cami olunca önce bunun üstü kapatılır sanırım.  Hz. İsa'nın suyu şaraba çevirmesi, sadece Yuhanna incilinde anlatılan bir mucizedir. Hangi şaraba çevirdiğini bilmesek de, yarattığı mucizelerin en değerlisidir diyebiliriz.  Onaltıncı yüzyılda yaşayan Venedikli ressam Paolo Veronese'nin yaptığı "Cana'da düğün" tablosunun konusu da bu mucizedir. 66 metrakarelik alanı ile  Louvre müzesinde,  tam da Mona Lisa'nın karşısında asılıdır. Linkini koyduğum yazıdan  bu mucizenin öyküsünü  ve  tablodaki ince ayrıntıları okuyabilirsiniz.  https://www.arthipo.com/artblog/unlu-klasik-tablolar/veronese-canada-dugun-tablosu.html İsa ve mucizeden bahsedince Can Yücel'in "mesel" şiirinin bu bölümünü hatırlamamak olmaz: ... malum ya , peygamberlik de bir meslek onun da bir fenni , bir marifeti var ...

Delacroix/Özdemir Asaf

Resim
  Karanlıktan kurtulup, aydınlığa kavuşmak için  hakikat yolculuğumuza devam ederken önümüze çıkan engelleri, ancak bizden önceki yolcuların tecrübelerinden faydalanarak aşabiliriz.   Bu yolculukta, Özgürlük, eşitlik, kardeşlik (Hürriyet, müsavat, uhuvvet),  (Liberte, egalite, fraternite), Fransız devrimi gibi bizim de mottomuz olmalıdır.  Delacroix'un "Halka Yol Gösteren Özgürlük" tablosuna Özdemir Asaf'ın "Karanlık Hep Kendine Gider" isimli şiiri eşlik ediyor. Tabloyu açıklayan güzel bir yazının linkini de yazının sonuna ekledim.  "Karanlık Hep Kendine Gider"  Aydınlık,karanlığa gider, seslenir: Gel karanlık der, Seni aydınlatayım; Görsünler,sende ışık parıltısını. Karanlık, açmaz kapısını, Bu çağrıdan ürker, ses vermez.. Bırakıp pılısını pırtısını, çeker gider. Nereye gittiğini karanlıktan kimse görmez. https://www.sanatabasla.com/2012/09/halka-yol-gosteren-ozgurluk-liberty-leading-the-people-delacroix/

Ziya Paşa/Goya/Todorov/ Hasret Gültekin

Resim
  Ziya Paşa'nın,   "Erbab-ı kemali çekemez nâkıs olanlar/Rencide olur dide-i huffaş ziyadan"  diye söylediği söz meşhurdur.  Türkçesi, "cahil, ilim sahibini çekemez/yarasanın gözleri aydınlıktan rahatsız olur" demektir. Maalesef etrafımız böyle insanlarla dolup taşıyor. Bizim tek çaremiz, çevremize insanlık sevgisini yayarak aydınlığı arttırmaya çalışmak.  Goya'nın "3 Mayıs 1808"isimli tablosu, aydınlanma yolculuğunun ne kadar kanlı olabileceğinin bir örneği. Aydınlık ve karanlığın düalitesi tabloda inanılmaz şekilde işlenmiş. Tablo hakkında bilgi veren güzel bir yazının linkini ekledim.  https://nazlisenol.wordpress. com/2015/09/29/goyanin-bir- basyapiti-3-mayis-1808/ Edebiyatçı  ve filozof Tzvetan Todorov, fotoğrafını eklediğim "Aydınlanmanın gölgesinde: Goya" isimli kitabında   "Fransisco Goya’nın tablolarını, aydınlanma düşüncesi ve Aydınlanma dönemi bağlamında incelemiş. Todorov, Goya’nın ilk eserlerini ürettiği zamanlardan yaşa...

Emel Şahinkaya/Küp/Yunus Emre/Mevlana

Resim
  Emel Şahinkaya'nın "Küp" tablosu ile günaydın.   Bilirsiniz ki bir  zincirin  gücü, en zayıf halkası kadardır.  Yunus Emre bunu,  "yerden göğe küp dizseler birbirine bend etseler aradan birin çekseler seyreyle sen gümbürtüyü"  diyerek çok güzel betimlemiştir.  Peki küp demişken, doldurduğumuz küpümüzü nasıl boşaltacağız hiç düşündünüz mü?  Geçenlerde okuduğum güzel bir yazıda şöyle diyordu: "Bir grup insan kendini geliştirebilmek için okur ve kültürel donanımını artırır. Kültürel donanımı artmış olan insan var olabilmek için yine de başkasına gereksinim duyar, ama bu gereksinim almaktan değil, vermekten kaynaklanır. Bir küpü sürekli doldurduğunuzu düşünün, taşmaması için zaman zaman başka bir kaba aktarılması gerekecektir. Doğru olan yaklaşım budur, zira birinin kendini çok geliştirmesi, ileri götürmesi, başkasına fayda sağlamıyorsa kendine de fayda sağlamaz, bilakis sosyal izolasyonla sonuçlanır." Mevlana'nın dediği gibi: “Küpün içinde ne ...

Caravaggio/Davud heykeli/Stendhal sendromu/Baki

Resim
Caravaggio'nun "Davud ve Goliat" isimli tablosunda  gördüğünüz hikayeyi  ayrıntılı olarak Tevrat, İncil ve Kuran’da  bulmak mümkündür.   Çoğunluğun karşısında azınlık  olamayacak kadar az olsak bile, Golyat'ın sapanla öldürülmesi metaforu, akıl ve hikmet ile güçlü olabileceğimizin simgesidir.  Golyat'ı yenen ve Kudüs'ü fetheden Davut'un  oğlu Süleyman, muhteşem tapınağını yapmış ama hiçbir zaman   güç, iktidar ve zenginlik sarhoşu olmamıştır.  Donatello'nun 1410 ve 1440 seneleri arasinda yaptiğı iki Davut heykelini,  Michelangelo'nun 1504 yılında, Bernini'nin  1623 yılında yaptığı heykeller izlemiştir. Hepsi çok muhteşem sanat eserleridir ve   her biri, hikayenin farklı bir anını anlatır.  Böyle ünlü sanat eserlerinin bolluğu ve ihtişamı karşısında çarpıntı, baygınlık gibi semptomlarla   seyreden duruma "Stendhal sendromu" veya "Floransa sendromu" denir. Bu durumu ayrıntısıyla  anlatan bir video il...