İbrahim Balaban/Nazım Hikmet/Genco Erkal

 "Sanat yaşantının izdüşümüdür" diyen "köylü ressam" İbrahim Balaban'ın "Kurtuluş Savaşı" isimli tablosu ile 

30 Ağustos sabahından hepinize  günaydın. 

Bazılarının korkusu, bizim kutsalımız olan bu anlamlı günü, Nuri Kurtcebe' nin çizgi romanı ve  Alexander Briger'in "Keyboard suite in D minör" eşliğinde Genco Erkal'ın  seslendirdiği Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı ile selamlıyorum. 

https://youtu.be/1qAaHU5Hp68

Bence, Nazım Hikmet'in "Kuvayı Milliye" destanı "Nutuk" ile beraber her evde bulunması gereken bir kitap. 



Ancak  Kurtuluş savaşını en iyi anlatan eserlerden biri olarak Hasan İzzettin Dinamo'nun 5 ciltlik "Kutsal İsyan" isimli serisini de  es geçmemek gerekir. 



Yazının sonuna "Sekizinci Bap" tan az bilinen  iki bölümü buraya ekledim. 
... 


Saat beşe on var.

Kırk dakka sonra şafak 
                                 sökecek. 
«Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak». 
Tınaztepe’ye karşı Kömürtepe güneyinde, 
On beşinci Piyade Fırkası’ndan iki ihtiyat zabiti 
ve onların genci, uzunu, 
Darülmuallimin mezunu 
                                  Nurettin Eşfak, 
mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak 
                                                    konuşuyor : 
        -Bizim İstiklâl Marşı’nda aksıyan bir taraf var, 
        bilmem ki, nasıl anlatsam, 
        Âkif, inanmış adam, 
        fakat onun, ben, 
                 inandıklarının hepsine inanmıyorum. 
        Meselâ, bakın : 
        «Gelecektir sana vaadettiği günler Hakkın.» 
        Hayır, 
        gelecek günler için 
                            gökten âyet inmedi bize. 
        Onu biz, kendimiz 
                           vaadettik kendimize. 
        Bir şarkı istiyorum 
                             zaferden sonrasına dair. 
        «Kim bilir belki yarın…»
...      
Nurettin Eşfak 
                baktı saatına : 
– Beş otuz… 
Ve başladı topçu ateşiyle 
                 ve fecirle birlikte büyük taarruz…



Sonra. 
Sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü. 
Bunlar : 
           Karahisar güneyinde 50 
                              ve doğusunda 20-30 kilometredeydiler.

Sonra. 
Sonra, düşman ordusu kuvâyi külliyesini ihâta ettik 
                                                    Aslıhanlar civarında 
                                                              30 Ağustosa kadar.

Sonra. 
Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyı külliyesi imha ve esir olundu. 
Esirler arasında General Trikopis : 
Alaturka sopa yemiş bir temiz 
ve sırmaları kopuk frenk uşağı…

Yaralı bir düşman ölüsüne takıldı Nurettin Eşfak’ın ayağı. 
Nurettin dedi ki : «Teselyalı Çoban Mihail,» 
Nurettin dedi ki : «Seni biz değil, 
                            buraya gönderenler öldürdü seni…»
                           ... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dante'yle İlahi Komedya'yı Tartışmak/Rafael/Marx

Aeneas 14 /Üçüncü Kitap/Delos Adası/Rottmann/Claude Lorrain/Rubens/Bertin/Cornelis de Vos/Turner/Trevisani/Goethe/Valeron

Meşe ağacı (Oak tree) /Van Gogh/Aziz Nesin/Guernica/Josef/Odysseus/Malcolm Gladwell/Cenap Şahabettin/Halil Cibran/Tolga Çandar