Didem Madak/Refik Epikman

Atlı tablolardan ve şiirlerden bahsederken, dün şiirinden kısa bir bölüm eklediğim; "Fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?" diyerek şiire ve İstanbul'a sitem eden Didem Madak'ın şiirine Refik Epikman'ın "Hipodrom" tablosu yakışır diye düşündüm. 
41 yaşında kolon kanseri nedeniyle kaybettiğimiz şairenin, yaşasaydı şiirimizin en güçlü kadın şairlerinden biri olacağına eminim. Geç buldum erken kaybettim diyebilirim. 
Hasta yatağından yazdığı "Ağrı" şiirini okuyup da çektiği ağrıyı  hissetmeyen, ciğeri yanmayan olur mu acaba. Nasıl bir irade kusarken şiir yazabilir? Offf of. 
Ağrı

            Ağrımı anlattığım insanlara
             Alihsan'a, Işıl'a, Ayhan'a

Sonbaharların kralı gelirmiş meğer İstanbul'a
Ciğerlerimin filmini çektiler
Ciğerlerim artiz oldular icabında
Akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
Sigara figüran falan.
Ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
Uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
Ben bunu geç anladım.
Senin için şiir yazacaktım İstanbul
İsmini ağrı koyacaktım.
Oysa bir şiir niyeydi sanki
Yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
Hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
Fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
Rakı içebilir miydi Samatya'da
Bir şiir uyur muydu kuş gibi
Başını alıp da kanatlarının altına?
Oysa bir şiir neydi sanki
Ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim
Bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun İstanbul?

Bağırdım sokaklarına kartondan postlarını sermiş ayyaşlara
Bana kerametinizi gösterin
Keramatinizi gösterin bana!
Bir dikişte içtim bir şişe geceni
Yıldız komasına girmek istiyordum,
İstiyordum dolunay çarpsındı beni
Kurt adamlarım serbest kalsındı icabında
Kimin fazladan puştluğu varsa bir sigara sarsındı bana
Kin kusulsundu, öç alınsın
İcabında modern kadındım, ne zaman şişmanlasa ruhum
Hemen yarın yeni bir intihara başladım.
Ben fazla yemesem diyorum baylar yani
Bu kadar hınç bana fazla.
İcabında bir allah bir allah daha
Çok tanrılı bir din ederdi
Bırak müridin olayım İstanbul

Sen beni hep bir şiir sanıyordun İstanbul
Oysa çakmaktaşları gibi kıvılcımlıydı gözyaşlarım
Ağlamaktan kızaran bir örnek burnum ve gözaltlarımla
Bu şiiri ben yaralı bir panda vaziyetinde yazdım
Canım yandı
Bu şiiri ben bir yangın vaziyetinde yazdım
Şimdi bırak sana kedilerime süt getiren eski günlerimi anlatayım
Kapıma gül bırakan adamları
Ben de icabında bir hafıza mağduruyum
Cumartesi günleri gayri annemlerle birlikte
Sokaklarında eylemler yapayım.
Benim ne sakal yanığı günlerim oldu
Guruba bak ve beni an
Öpüşmekten yorgun ve kızıl
Bir şiir sana bunları söyler miydi sanıyorsun?
Yağmurlarında yıkanan kırmızı banklarına baktım
Bütün allar bir gün solarmış
Ben bunu geç anladım
Yağmur meğer tanrının zulmüymüş İstanbul.
Ağrı neydi, neremdeydi, neresiydi ağrı
Kim bana kalbimin menzilini soracaksa sorsun artık
Ağrıdurmadanağrıdurmadanağrıdurmadan
Ağrı benim durmadan doruğuna tırmandığım
Meğer yüksek bir dağmış.

Üstümü ara
Cebimdeki şiiri usulca kaydırayım senden tarafa
Ellerimi de kaldırdım bak
Hazırım tutkumu tutukla.
Şiirsizim
Bir şiir senin ismini ağrı koyar mıydı sanıyorsun İstanbul?
Ben bu şiiri kusarak yazdım.
              ekim 2002, yakında 
              kasımpatları da çıkacaktı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dante'yle İlahi Komedya'yı Tartışmak/Rafael/Marx

Aeneas 14 /Üçüncü Kitap/Delos Adası/Rottmann/Claude Lorrain/Rubens/Bertin/Cornelis de Vos/Turner/Trevisani/Goethe/Valeron

Meşe ağacı (Oak tree) /Van Gogh/Aziz Nesin/Guernica/Josef/Odysseus/Malcolm Gladwell/Cenap Şahabettin/Halil Cibran/Tolga Çandar